Metaverse nedir

Metaverse yıllardır geliştiricilerin, teknoloji uzmanlarının ve bilimkurgu hayranlarının hayallerini süslüyor. İlk olarak Neal Stephenson tarafından 1992 tarihli Snow Crash romanında hayal edilmiştir. Sanal gerçeklik bu kavramı gerçeğe dönüştürme becerisini geliştirdikçe, Metaverse fikri de büyüdü. Birdenbire bunu gerçeğe dönüştürmeye çok yaklaştık. Facebook’un Oculus’u ve diğer VR geliştiricileri, insanların sosyalleşebileceği, dijital varlıklar (sanal arazi belki?) alıp satabileceği ve yıllardır hayalini kurduğumuz Cyberpunk dijital dünyasında sanal hayatlar yaşayabileceği bir dünya öngörüyor.

Metaverse’in Frost and Sullivan raporunuzda yer almadığına bahse girerim, ancak çok yakında bundan bahsediyor olacaksınız. Tüm cihazlarımızı, AR, VR ve hatta sadece düz ekranları birleştiren sanal dünya, teknoloji topluluğu üzerinde e-ticaret veya sosyal medya kadar büyük bir etkiye sahip olmayı vaat eden yeni bir sınırı temsil ediyor. Diğer teknoloji fenomenlerinin aksine, Metaverse’in halihazırda başarılı örnekleri var. Ancak bu durum uzun sürmeyecek, çünkü Metaverse dünyanın en büyük şirketleri tarafından başlatılmak üzere.

Fortnite oyunu özellikle Metaverse topluluğunda başarılı olmuştur. Fortnite’ın 2017’deki meteorik yükselişinin ardından, dünyanın dört bir yanındaki büyük şirketler Fortnite ile rekabet edebilmek için kendi dünyalarını inşa etmek üzere büyük miktarda para ve insan gücü yatırımı yapıyor. Son örnekler arasında Microsoft’un 69 Milyar Dolarlık Activision satın alması ve Facebook’un Oculus’a yaptığı yıllık 10 Milyar Dolarlık yatırım yer alıyor.

Metaverse gerçeğe dönüşüyor ve beraberinde yepyeni bir sanal varlık ekonomisi getirecek. NFT’ler – ya da blok zincirinde satılan değiştirilemez tokenler – Axie Infinity ve Minecraft gibi oyunlarda ortaya çıkan yeni ekonomiler için zaten hayati önem taşıyor. NFT’ler, belirli bir sanal mala kimin sahip olduğunu kaydetmenin bir yolunu temsil eder. Ayrıca sanatçılar ve yaratıcılar için yepyeni fırsatlar yaratıyorlar. Blockchain teknolojisi, bu cesur yeni dünyada mülkiyetin kullanıcılar arasında sorunsuz bir şekilde aktarılabilmesini sağlar.

Özel bir şirketin sahip olduğu ve işlettiği sanal bir dünya olan Second Life gibi öncüllerinin aksine, Decentraland nispeten merkezi değildir, yani onu yaratan şirket tarafından tamamen kontrol edilmemektedir. Bunun yerine, kurucuları kullanıcıların dünyayı sahiplenmelerini ve gönüllerince inşa etmelerini planladı. Artık kullanıcılar konserler ve sanat sergileri de dahil olmak üzere deneyimler ve etkileşimler yaratıyor. Kullanıcıların Decentraland’ın yerel dijital para birimi olan MANA’yı kullanarak kumar oynayabilecekleri kumarhaneler bile var. Decentraland her şeyden önce kıt dijital mülkiyet üzerine bir deneydir. Kendisini “dijital emlak firması” olarak adlandıran Republic Realm, Decentraland’da 259 parselden oluşan bir sanal mülkün NFT’sini 1,2 milyon MANA’dan daha fazlasına ya da mevcut döviz kurlarıyla 2.500.000 dolardan daha fazlasına satın aldı.

Pek çok şey gibi Metaverse’in de tam olarak nereden geldiğini saptamak zordur. Bu sadece satın alabileceğiniz bir ürün veya hizmet değil, bazıları bunun bir ruh hali olduğunu söyleyebilir. Ancak nasıl tanımlarsanız tanımlayın, giderek daha fazla kuruluşun katılmasıyla bu kavramın – en azından bir şekilde – kalıcı olacağına inanıyoruz. Eğer bu teknolojiyi yakalamak için kimin başı çektiğinden bahsediyorsanız, birkaç rakip var: Facebook, Google ve Microsoft bunlardan sadece birkaçı. Ancak bir firma sosyal medyanın geleceğinde baskın oyuncu olsa da olmasa da, metaverse’in uzun bir süre daha burada olacağına inanıyoruz.

Metaverse, e-ticaret veya sosyal medya kadar büyük olacak mı? Bunu zaman gösterecek. Ancak sanal gerçeklik, artırılmış gerçeklik ve dijital gerçekliği şekillendiren bu güçlü trendi göz ardı etmek istemezsiniz.